OĞUL MANEVİ SIRRIN

Haziran 12, 2013 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

Oğul insanın maneviyatı iki koldur , birincisi iman, ikincisi inançtır.

İman,  rabbime olan borçtur, O’ nunla olan manevi bağımızdır. Kuralları,  anayasası ise Kuran-ı Kerim ve Peygamber (s.a.v) efendimizin sünneti, hadisleridir.  Müslümanları diğer insanlardan üstün kılan emir ve kurallardır. Manevi yolun, imanın şartları namaz kılmak, oruç  tutmak, zekat vermek, kelime-i şahadet getirmek ve hacca gitmektir.  İslamiyette men edilen büyük günahlardan kaçınıp, ibadetini yerine getirenler müslümandır, imanlı kuldur.

İkinci  kol inançtır, inanç imanda farklıdır. İlahi hüküme, mutlak olarak kalbini teslim etmektir. İnanç sabır,  şükür,  paylaşmakla olur. İnançlı  insanın diğer  insanlardan farklıdır, yeryüzünde yaşayan bütün insanlar O’ nun kuludur, ister O’ na inansın, inanmasın. Büyük günahlardan kacınıp, sabır, şükür ve paylaşmayı yapabilen insan, O`nun inançlı insan meclisinde yer alır.

Örneğin  bir öğrencinin öğrenci olabilmesi için çantası, kalemi, defteri v.s. olması gerekir. Bir insanın  da müslüman olabilmesi için  manevi imanının tam olması gerekir. Fakat bu öğrenci, bu eşyalarla not alamaz. Not için bazı şeyler gerekir.  Derslerdeki bilgi, ahlak gibi, çalışkan olması gibi. Bir insanda manevi inançla O`nun sevgisini kazanır. Müslümanlarda Peygamber (s.a.v) efendimizin şefaatını kazanır, diğer insanlarda farklı olarak.

Manevi imanın şartlarını yerine getirmek O`na kalbini ulaştırır, maneviyatın verdiği güzellikle yaşarsın. İnanç  yoğurdun mayasıdır. Yoğurda tat verir, inancın şartlarını yerine getirip, sınavlarını verirsen, hoş görülü olursun, yaptığın ibadetin de lezzetli olur. Duruşun farklı olur, kalbinde vesvese olmaz, mutlak güce teslim olursun, saf, sade ve yok olursun tevazudan. Bütün canlıları seversin O yarattı diye, hayatı beklersin O verecek diye, her şeyde O`nun huzurunu hissedersin, seni herşey etkiler kuzu melemesi, kuş sesi, sabah erken kalkarsın hayatı seyredersin insanların hareketini, hayatın başlangıcını, kıssaca her şeyde O`nun gücünü bulur ve görürsün. Çevrendeki insanlar doymaz açtır, susuzdur, hep arayış içindedir. İnançlı insan ona teslim olmuş, derin nefes alır onu hisseder, bir yudum su içer O`nu hisseder, bir lokma ekmek alır yer,  O`nu hisseder. Rabbim bana bu nimetleri nasib ettiğin için şükürler olsun. Etrafındaki insanlara bakar mutludur, çünkü Rabbine şükredecek çok şeyi vardır.

İnsanlara güler yüzle, hayat dolu gözle bakar, çünkü yaradan yarattı diye, tanıdıklarına selam verir, saygı duyar, yoluna devam eder, kalbindeki huzuru insanlarla paylaşarak. İnançlı insan yolda yürürken bazen tanımadığı kılık ve kıyafeti bazen aykırı, ama kalbinin sevdiği bir insanla karşılaşır, ona sevgiyle, kalple selam verir, oda kendisi gibi O`nun dostudur. Onun kalbide kendinin kalbi gibi Allah[c.c]‘ a yakındır. O`nun dostunu kimse tanıyamaz, kılığındanda kimse tanıyamazsın, çalışma koşullarında tanıyamazsın. Onları Rabbim toplumda saklar, gizleyerek yaşatır, insanların hizmetindedir. Bunları kendisinden başka kimse bilemez, çünkü kendiside aynı toplumda yaşıyor, kendiside yok olmuş, sade, basit bir hayatı var.

İnançlı insan yoluna devam ediyor, umutsuz kalplere umut olmak için, onların hayatına tesadüfen giripumut vererek. Rabbinin verdiği maneviyatı paylaşarak…

www.allahinbirkulu.com

www.haberdeguven.com/ogul-manevi-sirrin-makale,73.html

OĞUL EN BÜYÜK SIRRIN 3 SON BÖLÜM

Mayıs 20, 2013 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

OĞUL EN BÜYÜK SIRRIN 2 YAZISININ DEVAMI VE SON BÖLÜMDÜR

Oğul kaderi belirleyen 3. olayda manevi yaşantıdır. Paylaşmak onun emrettiği ibadetlerden farklı bir ibadettir. Yaşadığın toplumdaki insanları ve bütün canlıları ilgilendirir. Bir söz vardır ya “hayata ne verirsen onu alırsın” , örneğin bir mazlumla ekmeğini, emeğini ve zamanını paylaşırsın. Onların hayır dualarını alırsın.  Alınan dua yaşadığın olayların acısını ve  şiddetini hafifletir, pozitif insan olur ve mutlu olursun.

Mevlana dervişe sormuş;

- Ne yapıyorsun diye.

Dervişin verdiği cevap :

- Olursa şükrediyoruz olmazsa sabrediyoruz demiş.

Mevlana;

- Bunu hayvanlarda yapar önemli olan paylaşmaktır demiş.

Hayat paylaşınca güzel , acı paylaşınca diner , mutluluk paylaşınca artar.

İki insan düşün ikisininde ömrü 100 yıl olsun. Biri sağlıklı pozitif, mutluluğun kıymetini bilen biri olsun, diğerisi berdoş bir yaşantı,  sağlıksız bir hayat ve mutluluğun kıymetini bilmeyen olsun. İkisinin de kaderi aynı fakat mutlu olmakta, güzel yaşamakta insanın elinde bunu iyi bil.

Şunu unutmaki mutluluğun kıymetini bilmekte fitrat ile olur.   Unutma oğul yaşadığın hiç bir tesadüf, tesadüfü değil. Hepsi Rabbimin sana birer armağanıdır. Onun izzeti ikram sofrası çok geniş.Sana da bu sofrayı paylaşmak düşer

http://www.haberdeguven.com/ogul-en-buyuk-sirrin-3-son-bolum-makale,61.html

www.allahinbirkulu.com

OĞUL EN BÜYÜK SIRRIN 2

Nisan 17, 2013 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

OĞUL EN BÜYÜK SIRRIN 2

OĞUL EN BÜYÜK SIRRIN YAZISININ DEVAMIDIR.

Oğul kaderi belirleyen ilk olgu Fitrat’ tır. Fitrat O`nun sana verdiği şifre ve sırdır. Fitratınla Dünya` ya gelir,  olayları algılar ve karşı koyarsın. Unutma oğul bütün insanlarda fitratın kazandırdığı görünen, görünmeyen  yetenekleri vardır. Bazı insan resim çizer, bazısının ise sesi güzeldir,  kimisi çok güzel konuşur,  kimisinin de 6.hissi güçlüdür, gibi.  Fitrat ve yeteneğinle ailende ve toplumda yer bulur, sayılır ve sevilirsin.

Oğul kaderi belirleyen ikinci olguda  tesadüflerdir. Duygusal anında sevdiğin kız karşına çıkar, normal hızla giderken bir araba gelir, arabana çarpar, v.b olaylar tesadüfen olur. Tesadüflere dikkat et oğul, O` nun ilahi kudreti işte orada gizlidir. O’ nun hayata müdahale sebebidir, sebeplerden sebeb doğar ve bulunduğun ana gelirsin.

Unutma oğul hava kapalı ve bulutluyken,  halk bir yağış bekler, fakat ne yağacağına, miktarına veya yağmayacağına O karar verir. Oğul sende bir gün yağış bekler ve umutlanırsın,  inşallah beklediğin yağar, yağmamazlık olmaz. Yokluk, kuraklık;  çok zor oğul, çok zor.

Beklenti dışındaki bütün olaylar tesadüftür, tesadüflerde onun ilahi hikmetidir oğul. Oğul hiç bir tesadüf, tesadüfü olmaz, bunu sakın UNUTMA.

Kaynak:
www.allahinbirkulu.com

http://www.haberdeguven.com/ogul-en-buyuk-sirrin-2-makale,49.html

OĞUL EN BÜYÜK SIRRIN

Nisan 7, 2013 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

OĞUL EN BÜYÜK SIRRIN.

Ey oğul seni sana anlatmayı ne kadar isterdim bir bilsen, hele düştüğüm duruma düşmemeni, benim yaptığım hataları yapmamanı, ne kadar isterdim. Bir bilsen, sana ulaşabilsem.  İnsanlar doğduklarında kalpleriyle etrafa bakar, sorgular ve karar verirler. Büyümeye başladıktan sonra mantık devreye girer, hele gençlik yıllarında herşeyi mantıkla çözersin. 

Hani derdin ya baba kader denilen şey herkesin kendi elinde diye, bende dönüp sana  filozofun sözünü söylerdim. Yaşın küçük oğul,  şimdi kafanda kavak yelleri esiyor, bende senin yaşında iken öyle düşünürdüm. Yaşım ilerledikce şunu anladım ki insanların kaderi kendi elinde değil, gücün karşında kadere razı olurlar.

İklim koşulları, yaşadığın hastalıklar, sevmek, sevilmek  ve böyle sebebler seni sen olmakta cıkarır. Ne kadar aciz kaldığını anlarsın. Ben sabırla bekliyorum  kadere razı olmanı, hayatın şartlarına uyarak çalışmanı, hoş görülü olmanı ve insanları sevmeni.

Oğul seni hep sevdim, bir insanın kendisini geçmesini istediği insan evladıdır. Hep doğduğun anı hatırlıyorum ufacıktın, gözlerin yumuktu, şimdi kocamansın benim rızkımla, benim emeğimle büyüdün, bu dünyadaki en büyük eserim sen ve kardeşlerin. Bu eserin sanaatkarı ben değilim, yaradan yarattı.

Sen onun bize emanetisin oğul, sana baktıkca O`nun ilahi gücünü daha yakında görüyor ve O`na teslim oluyorum. Seni sen yapan ruhun, karakterin hepsi onun verdiği fitratla şekilleniyor, güzelleşiyor. Unutma oğul geçmişine köprü kuran, hayatın değerlerini veren her şeyinin şifresi o fitrattır. O`nada akıl sır ermez.

Kader denilen sırda işte ordadır.

Allahın bir kulu
[email protected]

Kaynak: http://www.haberdeguven.com/ogul-en-buyuk-sirrin-makale,42.html

Huzur Pınarından Damlalar – 31 Ekim 2011

Ekim 31, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

-Büyüklerin ruhlarından istifade edebilmek için bazı şartlar
vardır. Birincisi, tanımak, bilmek. İkincisi, inanmak. Üçüncüsü,
sevmek. Sevmek lafla olmaz, yolunda gitmekle olur. 

                  -Maddi silahlardan daha tesirli silahlar da vardır, hedef
şaşırmaz, tutukluk yapmaz, te'sir kesindir. Bu manevi silah,
büyüklerin ruhlarıdır. Hatırlandığı anda orada hazır bulunur. An
bile değil, başka kelime olmadığı için "an" deniyor.

                  -Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı olanlardan gâfil değildir.
Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi de, başı da,
saâdeti de gider.

                  -Büyüklerimizin yaşadığı gibi yaşamağa ehemmiyet veriyoruz.
İnşallah sevdiklerimizin yanında oluruz. Kerim kereminden
vazgeçmez.

                  -Silsile-i aliyyenin isimleri okunan yere, hem ruhları gelir, hem
de oraya rahmeti ilahiyye yağar.

HUZUR PINARI

Afv etmek günahları örtmektir

Mayıs 4, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

Büyük bir zat buyuruyor ki; afv etmek günahları örtmektir, mağfiret
etmek tamamen kaldırmaktır. Onun için mümin Allahü tealadan afv ve
mağfiret ister…  Allahü teala da afv ve mağfiret ederse her şey tamam
olur.  Allahü tealanın bir kulundan razı olması o insan için en büyük
müjdedir.

            Müminin en güzel duası, müjdesi, birine Allahü teala senden razı olsun
demektir. Büyükler buyuruyor ki; “Eğer Allahü teala bir kulundan razı
olursa, ona her şeyi vermiş demektir”.  Cenabı Hakk razı olduklarını
razı olduğu yerde bulundurur. Rabbimizin de razı olduğu yer cennettir.
Cennete gitmeği istemelidir. Buyuruluyor ki; “vermek istemeseydi, istek
vermezdi”.. Cenabı Allah kuluna bir şey vermek isterse ona bir şeyler
söylettirir, istettirir. O vermek istediğini sebeple verdiği için bizim
sebebe yapışmamızı ister, yani “Ya rabbi bize cennetini ver” dedirtir,..
söyleten O, verecek olan da O.

            İmam-ı Rabbani hazretleri, bu yolda feyz vardır, buyuruyor. Afrikada da
olsa istifade eder buyuruluyor. Ancak iki kişi feyz alamaz. Biri
inciten, biri inkar eden. İncitmek itiraz etmekle, inkar da reddetmekle
olur. İnkar eden mahrum kalır. İncitmedikten sonra, inkar etmedikten
sonra istifade eder. Peygamber efendimiz, “aleyhisselatü vesselam”
buyuruyor ki; Nerde ilim varsa orda din vardır, nerde ilim yoksa orda
din yoktur. Bilerek yapmak da lazımdır. Namazın farzlarını yerine
getirmezseniz, namaz olmaz, orucun farzı yerine gelmezse oruç
olmaz…ilm şarttır.. ama doğru kaynaktan.

             Kimler dünyada birbirini severse, birlikte olursa, ahirette de birlikte
olacaklardır.

DOĞRU KİTAP OKUMALI

Nisan 20, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

DOĞRU KİTAP OKUMALI         
    
            Peygamberler vasıtası ile, Allah tarafından bildirilmiş olan yaşamak
yoluna (Din) denir. İnsanların yaptığı yaşamak yoluna (Kanûn) denir.
Din, anadan, babadan ve kitaptan öğrenilir. Dinsiz insan olamaz. Her
insan, dininin emirlerine uygun olarak yaşar. Dinine uyanın, dünyada
rahat yaşayacağına ve ahirette Cennete giderek, sonsuz saadete
kavuşacağına, başka dinde olanların, dünyada sıkıntı çekeceklerine ve
ahirette Cehennem ateşinde sonsuz yaşayacaklarına inanır. Herkes, dinini
övmektedir. Propagandalarla, reklâmlarla herkesi kendi dinine
çağırmakta, böylece kendi dininin doğru olduğuna inanmakta ve herkesi
inandırmaktadır. İnsanın dünya ve ahiret saadeti, dinine bağlı olduğu
için, insan, anasından, babasından öğrendiği dinine bağlı kalmamalı ve
propagandalara ve reklâmlara aldanmamalı, mevcut dinlerin hepsini
incelemeli, doğru olduğunu anladığı dine sarılmalıdır.

            Hakîkat Kitâbevi’nin çıkardığı kitaplar, bütün dinleri tarafsız olarak
bildiriyor. Uzun senelerin tetkiki neticesinde, bütün dinleri
okuyucularına haber veriyor. İslâm dininin ise, hiç değiştirilmemiş hak
din olduğunu, bütün insanlara saadet yolunu gösterdiğini, inanılacak
dinin yalnız İslâmiyet olduğunu bildiriyor. Tahsilli, akıllı her gencin,
Hakîkat Kitâbevi’nin kitaplarını muhakkak okumalarını tavsiye ederiz.
Aklı ile, ilmi ile, vicdanı ile karar vererek, saadete kavuşmaları,
yalan ve hileli yazılar ile okuyucularını aldatanların tuzaklarına
düşmemeleri, dünyada ve ahirette felâketlere, sonsuz azaplara
uğramamaları için duâ ederiz.

            Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye s.1207  
    
               
    
            Yaşlılara saygı göstermek, Allahü teâlâya tâzimdendir. Hadîs-i şerîf

Mü’minin duasını almak

Nisan 20, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

Mü’minin duasını almak   
    
            Ma’rûf-i Kerhi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” oruçlu olduğu bir gün
idi. İkindi vaktine yakın pazardan geçerken bir sakanın (sucunun): “- Bu
sudan içene Allah rahmet ve bereketi ile muâmele eylesin!” diye duâ
ettiğini gördü ve icâbet edip orucunu bozdu.

            Yanındakiler: “- Efendim, orucunuzu niçin bozdunuz?” dediler.

            Mârûf Hazretleri: “- Sakanın duâsındaki berekete nâil olmak istedim.”
buyurdu.

            Vefâtından sonra kendisini rüyâda görüp sordular: “- Allah sana nasıl
muâmele etti?”

            Cevap verdi: “- Sakanın o hâlisâne duâsı bereketiyle Rabbim beni
bağışladı. Bana merhametle muâmele buyurdu.”

İlim, amel ve ihlâs

Nisan 20, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

İlm, amel ve ihlâs 
    
            Muhammed Ma’sûm Fârûkî “kuddise sirruh” hazretleri buyurdular ki;

            Velîden her an yayılan feyz, nûr, herkese isti’dâdı kadar gelir.
İsti’dâd, Ehl-i sünnet i’tikâdında olmak, bid’atlardan sakınmak ve
ahkâm-ı islâmiyyeye uymakdır. İsti’dâdı çok olana çok feyz gelir. Gelen
feyzlerden, ihlâsı ve muhabbeti kadar feyz alır…

            İslâm dîninin temeli üçdür: İlm, amel ve ihlâs. İlm, îmân, fıkh ve ahlâk
bilgileridir. Fıkh bilgilerine  (ahkâm-ı islâmiyye), ahlâk bilgilerine
(Tesavvuf) denir ki, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarında yazılı olan
bilgilerdir. Amel, bu bilgilere uygun olan işlerdir. İhlâs, ilmin ve
amelin Allah rızâsı için, ya’nî, Allahü teâlânın sevgisini kazanmak için
elde edilmesidir. Bu üç temel şeye mâlik olan müslimâna (İslâm âlimi) ve
(Hakîkî müslimân) denir. Bu üç temel şeyden biri noksan olup da, Ehl-i
sünnet âlimlerinin kitâblarına uymıyan yazılar ve konuşmalar
yayınlıyarak, kendisini, islâm âlimi tanıtan kimse (Kötü din adamı) ve
(Zındık)dır. Meselâ, din bilgisi çokdur ve her ibâdeti yapar, fekat,
ihlâs yok ise, ya’nî bunları, mal, mevkı’, şöhret kazanmak gibi dünyâlık
elde etmek için yapan kimse, hakîkî müslimân değildir, zındıkdır.

Allahü teâlâ’dan kendisi için cennet istedim

Nisan 20, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

Allahü teâlâ’dan kendisi için cennet istedim  
    
            İbrahim Edhem “rahmetullahi aleyh” hazretleri bir gün sahraya çıktı, bir
askerle karşılaştı. Asker kendisine “Sen köle misin?” dedi. İbrahim
Edhem hazretleri “Evet” dedi. Asker “Mâmur yerler nerede?” dedi. İbrahim
Edhem hazretleri (kabristanı işaret ederek) “İşte!” dedi. Asker “Ben
mâmur yerleri istiyorum!” deyince, İbrahim “İşte mâmur yerler
kabristandır” dedi. Asker kızdı ve onun başına kırbaçla vurdu.
Arkadaşları askere dediler ki: “Sen ne yaptın? Bu, İbrahim Edhem
hazretleridir” Bunun üzerine asker, atından inip el ve ayaklarını öperek
kendisinden özür diledi. Sonra İbrahim Edhem hazretlerinden “Sen neden
askere ben köleyim dedin?” diye soruldu. İbrahim Edhem hazretleri “Ben
Allah’ın kölesi olduğum için ‘evet’ dedim. Fakat o benim başımı
kırbaçlayınca ben Allahü teâlâ’dan kendisi için cennet istedim”

            Bunun üzerine kendisine soruldu: “Nasıl olur? O sana zulmetti, sen ona
cennet istiyorsun”

            İbrahim Edhem hazretleri: “Ben onun eliyle bana dokunan eziyetten ötürü
mükâfât göreceğimi biliyorum. Bu bakımdan benim ondan nasibimin hayır
olup da, onun benden nasibinin şer olmasını istemedim!” dedi.

Huzur Pınarından Damlalar – 21 Nisan 2011

Nisan 20, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

            İslâm âlimleri buyurdular ki; “Cenab-ı Hak ezelde şöyle takdir etmiş,
şöyle karar vermiştir: Kullarım neyi isterse, istedikleri şeye
kavuşmaları için, uygun şartları onlara hazırlarım. Kullarım neyi talep
ederse, o talep ettiklerine kavuşsunlar diye önlerine uygun şartlar
koyarım.” Bir zamanlar insanlar Allahü tealadan cenneti talep ettiler. O
zamanlar Allahü teala kum gibi evliyalar yarattı. Evliyaların varlığı,
insanların kurtulması için en iyi sebeptir. Çünkü insanlar Rabbimizin
rızasını istiyorlardı, cenneti istiyorlardı. Allahü teala onları cennete
kavuşturacak yolu açtı. Allahü teala âlimler gönderdi, evliyalar
gönderdi, millet de rahat etti. Sonra insanlar dünyalık ister oldular.
Ehli dünya oldular. Cenabı hak aynı yerde, akla dünyalık olarak ne
gelirse onları yarattı. Şimdi, biz Rabbimizin rızasını istediğimiz
müddetçe, onun kullarına iyilik etmek istediğimiz müddetçe, ve de içinde
bulunduğumuz ülkenin şartlarına, kanunlarına tam uyduğumuz müddetçe,
birlik ve beraberliğimizi koruduğumuz müddetçe, sevgi ve muhabbetimiz
devam ettiği müddetçe, bu hizmetler kıyamete kadar devam eder. Çünkü
Büyükler buyuruyor ki, Hazreti Mehdi gelecek, İctihadı İmam-ı Azam gibi
yani Hanefi mezhebine uygun olacak, (ama ictihadı öyle çıkacak).
Müceddid olacak. İmamı Rabbani hazretlerinin mektubatını okuyacak. Demek
ki mektubatın ilmi, mektubatın izahı kıyamete kadar devam edecek. Kim
buna layıksa, kim buna münasipse Allahü teala onların elinde bunları
devam ettirecek.

            Bir insanın elinde veya cebinde çok kıymetli pırlanta olsa 24 saat onu
düşünür. Aman hırsız gelmesin. Aman kaybolmasın. Aman çalınmasın; 24
saat hep aklı orda. İşte bu nimetin kıymetinin büyüklüğü anlaşılırsa,
onun muhafazası için o kadar hassas davranılır.

            Ahiret var, ölüm var, cennet var, cehennem var… Üçüncü bir yer yok
çünkü. Ya siyah ya beyaz… Onun için büyükler buyuruyorlar ki, günah
yazılır. Ama sevap..! Onun ne olduğu belli değil. O sevab Rabbimizin
rızasına uygun mu oldu, kabul mu oldu, red mi oldu onu Allah bilir. Ama
günahta böyle bir şüphe yok. Onun için iza câe suresinde Allahü teala
buyuruyor ki, ” kim Allaha tövbe istiğfar ederse onu mutlaka
affedeceğim.” Büyükler buyuruyor ki, Allah verdiği sözden dönmez.

            Dünyada en zor şey, ehli sünnet itikadında olmaktır. Cenabı Peygamber
buyuruyor ki, “benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacak. 72′sinin itikadı
bozuk olacak, cehenneme gidecek, itikadı düzgün olduğu için biri
kurtulacak. İşte bu, ehli sünnet vel cemaat fırkasıdır. Peygamberimizin
cemaatine ve sünnetine tabi olandır. Cemaat demek Eshabı kiram demektir.
Sünnet de İslamiyet demektir. Ehl-i sünnet vel cemaatin manası budur.
Benim cemaatime ve sünnetime tabi olan kurtulacaktır buyuruldu.

            Şimdi 73 tane altın koysalar önümüze, 72′si sahte olsa biri sağlam olsa.
Kolay değil ki bulmak. Onun için Allahü teala kullarım böyle rastgele
konuşmasınlar, rastgele yol tutmasınlar diye mürşidler göndermiş,
eserler göndermiş, kitaplar göndermiş. Bize ne kalmış; peki demek…
İşte eğer biz peki dersek, kendimize değil de, bize ehl-i sünnet
itikadını anlatan mübarek zatlara peki dersek dünyada rahat ederiz,
ahirette de cennete gideriz.

            Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri gibi çok büyük bir evliya buyuruyor
ki, hocama kavuştum, aklımı bıraktım ve kurtuldum.

            Büyükler buyuruyor ki, Allahü tealanın sevgili kullarına kim kavuşursa
imanını kurtarır. Çünkü bu Büyükler, gökteki yıldızlar gibidir.

HER GÜN YAPILACAK 10 FARZ

Nisan 20, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

HER GÜN YAPILACAK 10 FARZ         
    
            Sabah olunca, akşama kadar şu on şeyi yapmak insana farzdır:

            * Yataktan kalkınca, Cenâb-ı Hakkı anmak ve ona hamd ve şükür etmek. Tûr
Sûresi’nde meâlen, buyuruldu ki:
            “Kalkacağın zaman da Rabbine hamd ile tesbih ve tenzih et!”

            *  Avret mahâllini yani örtünmesi gereken yerlerini örtmek.

            * Cünüp ise gusletmek. Namaz için, abdest almak.

            * Allaha tevekkül etmek.

            * Namaz vakitleri gelince, namazı tam olarak kılmak. Nisâ Sûresi’nde
meâlen, buyuruldu ki:
            “Namazınızı tam olarak ve dosdoğru kılın! Çünkü, namaz müminler üzerine
vakitleri belli olarak farz kılınmıştır.”

            * Rızık hususunda Allaha güvenmek. Hûd Sûresi’nde meâlen, buyuruldu ki:
            “Yerde yürüyen canlıların hiçbiri hâriç olmamak üzere hepsinin rızıkları
Allahın üzerindedir.”

            * Cenâb-ı Hakkın taksimine râzı olmak ve kanaat etmek.

            * Cenâb-ı Hakkın emirlerine ve hükmüne sabır ve rızâ göstermek.

            * Cenâb-ı Hakkın nimetlerine şükretmek.

            * Helal kazanıp, helal yemek. A’râf Sûresi’nde meâlen, buyuruldu ki:
            “Size rızık olarak verdiklerimizin en temizlerinden, en güzellerinden
yiyiniz!”   
    
               
    
            Allah adamları ile sohbet aklı artırır. Alâeddîn-i Attâr “Rahmetullahi
Aleyh”

Hayat Düsturlarımız – 21 Nisan 2011

Nisan 20, 2011 by  
Filed under Huzur Pınarından Damlalar

            -Günahkar olduğu halde, boynunu büküp tevbe edenleri Allahü teâlâ sever.
Hiç günah işlemeyip de, kibirlenerek “benim gibi var mı” diyenleri
sevmez.

            -Muhabbet hataları yok eder. Bilal-i Habeşî hazretleri “şın”ları “sin”
okurmuş. Bunun için Cebrâil aleyhisselâm gelip “Allahü teâlâ, Bilalin
sinlerini şın kabûl etdi” buyurmuş.

            -Allahü teala bir kulunu severse, bu kulu için pek çok kulunu feda eder.
O sabrederse ona ecir verir ama onu üzenler de iflah olmaz.

            -İnsanın imanının tezahürü, din kardeşleriyle beraber olmak, onları
sevmektir.

            -Din kardeşinin sevgisi sınırsız olduğu, sonsuz olduğu için doyulmaz.
Ama onun dışında neyi severseniz sevin, sınırı vardır. Din kardeşliğinin
sınırı yoktur, onun için sevgi buna denir. Sınır yoksa, sevgi denir.
Sınır varsa, o karakolda biter.
————————————————————————————————

            -Allahü teala buyuruyor ki; Bana en yakın olanınız, benden en çok
korkanınız, bana en çok ihlasla bağlı olanınızdır.

            -İnsan Allahü tealaya ibadet ederse, Cenab-ı Hak, onun dünyada işlerini
kolaylaştırır. Kabirde acır, ahirette afveder, mahşerde afveder. Biz
yeter ki, ihlâsla Allahü tealaya ibadet edelim. İhlâsla ibadet ettikten
sonra, her ne gelirse yahşidir.

            -İhlas ile yapılan dua kabul olur.

            -Dualar red olmaz, yeter ki, ihlâsla olsun.

            -Hiçbir müslüman üzüntüye düşmesin, ye’se kapılmasın. Allahü teala
sure-i Kefhin son ayetinde müjde veriyor, söz veriyor. Buyuruyor ki; Kim
ihlasla ibadet yaparsa, gideceği yer cennettir. Allahü teala söz
veriyor. Ama ihlas şartıyla. İhlassız amel, felakettir.

Huzur Pınarı

Sonraki Sayfa »