Hayat Düsturlarımız – 21 Nisan 2011
Nisan 20, 2011 admin
Kategori - Huzur Pınarından Damlalar
-Günahkar olduğu halde, boynunu büküp tevbe edenleri Allahü teâlâ sever.
Hiç günah işlemeyip de, kibirlenerek “benim gibi var mı” diyenleri
sevmez.
-Muhabbet hataları yok eder. Bilal-i Habeşî hazretleri “şın”ları “sin”
okurmuş. Bunun için Cebrâil aleyhisselâm gelip “Allahü teâlâ, Bilalin
sinlerini şın kabûl etdi” buyurmuş.
-Allahü teala bir kulunu severse, bu kulu için pek çok kulunu feda eder.
O sabrederse ona ecir verir ama onu üzenler de iflah olmaz.
-İnsanın imanının tezahürü, din kardeşleriyle beraber olmak, onları
sevmektir.
-Din kardeşinin sevgisi sınırsız olduğu, sonsuz olduğu için doyulmaz.
Ama onun dışında neyi severseniz sevin, sınırı vardır. Din kardeşliğinin
sınırı yoktur, onun için sevgi buna denir. Sınır yoksa, sevgi denir.
Sınır varsa, o karakolda biter.
————————————————————————————————
-Allahü teala buyuruyor ki; Bana en yakın olanınız, benden en çok
korkanınız, bana en çok ihlasla bağlı olanınızdır.
-İnsan Allahü tealaya ibadet ederse, Cenab-ı Hak, onun dünyada işlerini
kolaylaştırır. Kabirde acır, ahirette afveder, mahşerde afveder. Biz
yeter ki, ihlâsla Allahü tealaya ibadet edelim. İhlâsla ibadet ettikten
sonra, her ne gelirse yahşidir.
-İhlas ile yapılan dua kabul olur.
-Dualar red olmaz, yeter ki, ihlâsla olsun.
-Hiçbir müslüman üzüntüye düşmesin, ye’se kapılmasın. Allahü teala
sure-i Kefhin son ayetinde müjde veriyor, söz veriyor. Buyuruyor ki; Kim
ihlasla ibadet yaparsa, gideceği yer cennettir. Allahü teala söz
veriyor. Ama ihlas şartıyla. İhlassız amel, felakettir.
Huzur Pınarı
Hayat Düsturlarımız – 20 Nisan 2011
Nisan 20, 2011 admin
Kategori - Huzur Pınarından Damlalar
Hayat Düsturlarımız – 20 Nisan 2011
-Bütün dünyada, Efendi hazretlerinin mübârek ruhuna Fâtiha okunuyor.
Cenab-ı Hak sevdiklerini zâyi etmez.
-Bizim kitaplar, Abdülhakîm efendi hazretlerinin eserleridir.
-Efendi hazretleri çok mütevazi idi, buyurdu ki; “Biz kim oluyoruz ki,
İslâm âlimlerinin yanında hazır olsak hesâba katılmayız, gaib olsak
aranmayız.”
-Subay çıktığımda, Şakir efendi, “Hilmi yıldızları takmış” dedi. Efendi
hazretleri de, “Hilmi yıldızları on sekiz yaşında taktı” buyurdu. Efendi
hazretlerini on sekiz yaşımda tanımıştım.
-Efendi hazretleri buyurdu ki, herkes hacda, bir dua eder, Ben de;
“Benden okuyanı âlim eyle” diye dua etdim.
————————————————————————————
-Efendi hazretlerinin elinin değdiği yer, bin sene feyz kaynağıdır.
Mesela Sedat beğ Efendi hazretlerinin elini öpmüştür.
-Yatarken Kul’eûzüleri okuyun, Efendi hazretlerinin sünnetidir. Efendi
hazretleri vefatına yakın Ankara’da her akşam sesli olarak üçer tane
Kul’eûzüleri bana okutturur, üflettirirdi. Sonra örter çıkardım.
-”Allahümme innî eûzü bike min hemezâtişşeyatin”. Ya Rabbi, şeytanların
aldatmasından, şeytanların şerrinden sana sığınırım. Bunu Efendi
hazretleri çok okurdu.
-Efendi hazretlerine sormuşlar, bu zamanda evliya varmıdır demişler.
Buyurmuş ki, haramlardan sakınan, namazını kılan, farzları yapan
zamanımızın evliyasıdır.
-Efendi hazretleri, Seyyid Fehim hazretlerinin oğlu Mehmed Masum efendi
ile konuşuyordu, beni çağırdı, benim için ona dedi ki, “Bu benim
oğlumdur, elini ver de öpsün” Mehmed Masum efendinin elini öpmekle
şereflendim.
——————————————————————————————-
-Efendi hazretlerinden duyduğum her şeyi yazdım. Diğer yazdıklarım da
Efendi hazretlerinin tavsiye ettiği kitaplardandır.
-Efendi hazretlerinden duymadığım bir şeyi söylemiyorum, yazmıyorum.
Onun için, okuyanlar, dinleyenler rahat ediyor.
-Efendi hazretlerinin kelime hazinesi çok zengindi, yabancı kelime de
kullanırdı.
-Efendi hazretleri çok mütevazi idi. Vaaz ederken yakınındakilere,
yavaşca, ağzımdan yanlış kelime çıkarsa beni ikaz edin, çünki ben
mânâları düşünürüm kelimeye kıymet vermem buyururdu. Bunu tevazudan
söylerdi. Hiç yanlış bir kelime söyleyip ikâz edildiği olmadı.
-Efendi hazretleri, vefatına yakın beni hep yatağında oturturdu. Birgün
yavaş sesle buyurdu ki kendi kendine, “Arş-ı alayı görüyorum. Ne güzel,
ne güzel. Kendimdeyim. Şuurlu konuşuyorum. Şuurum yerinde, bilerek
söylüyorum” buyurdu.
————————————————————————————————
-Efendi hazretlerinin karşısında otururken yüzlerine bakamazdık,
utanırdık. Şimdi resimden doya doya bakabiliyoruz.
-Abdülhâkîm efendi hazretlerinin yüzüne bakamazdım, kalbi kırılır diye
korkardım.
-Efendi hazretlerine acırdık, böyle derin âlim tanınmıyor, buralarda
yazık oluyor derdik.
-Efendi hazretlerini görmeseydik, dinimiz de, dünyamız da mahvolacaktı.
Dinden ve dünyadan haberim olmayacaktı. Efendi hazretlerinin himmetiyle
dînimizi de, dünyamızı da kurtardık.
-Eshâb-ı Kiramın köleleri tâbiinin en üstünleridir. Cenab-ı Hak bizlere
de nasib etti, Abdulhakîm efendi hazretlerine hizmetçilik yaptım.
——————————————————————————————-
-Efendi çok heybetli idi. Yüzüne bakamazdık. Efendi böyle heybetli
olunca, Peygamber efendimiz kimbilir nasıl heybetli idi.
-Efendi hazretlerinin hiç sert konuşduğunu görmedim. Hep daima
güleryüzlü, tatlı dilli idi.
-Biz, Efendi hazretlerinden öğrendiğimiz hak yolda bulunuyoruz.
Başkalarına karışmayız.
-Efendi hazretleri ilk görüşde beni muhabbetle tebşir eyledi, davet ile
de şereflendirdi. Ne büyük se’âdet bizim için.
– Rabbimizin lütufları bize, Abdülhakîm efendi hazretlerinden geliyor.
————————————————————————————————
-Osmanlı sultanları hâdim-ül islam idiler. Şimdi o vâzifeyi yapan
kişilere ne mutlu. Cênâb-ı Hak istediği yerde nur yağdırır, istediği
yerde zulmet yağdırır. Ne mutlu o nur yağan kimselere. Nur içinde kalan
kimselere ne mutlu. Onlar için zaten dünyanın kıymeti kalmaz.
-Osmanlı sultanlarının hepsi iyi idi, dine hizmet ettiler. En çok hizmet
eden Abdülhamid han idi. Hizmet şekli de bizimkine benziyordu.
-Efendi hazretleri, Abdülhamid hanın kabrinin önünden geçerken,
“Esselâmu aleyke ya melikil âdil” diye selam verirdi.
-Eğer Efendi hazretlerini tanımasaydık, ya kör olarak gidecektik, ya
sapık yola sapacak, şaşı olacaktık.
-Evliyanın sevgisini kazanabilmek için senelerce hizmet edilir. Efendi
hazretleri beni ilk görüşte “Küçük efendi seni sevdim” dedi ve evine
davet etti.
Huzur pınarı